YÜKSELMEYE DEVAM EDEN BİR TREND : FONKSİYONEL GIDALAR

DİLAN TUNÇ


Herkes tarafından kabul gören bir tanımı olmamakla birlikte, fonksiyonel gıdalar, temel beslenmenin yanı sıra sağlığa faydalı olan ve görünüşleri günlük olarak tüketilen geleneksel gıdalara benzemesine rağmen sağlık açısından faydalı olacak şekilde geliştirilmiş gıdalar şeklinde tanımlanabilir.

Daha bilimsel bir dille, vücudun temel besin ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde insan fizyolojisi ve metabolik fonksiyonları üzerinde ilave faydalar sağlayan, böylelikle korunmada ve daha sağlıklı bir yaşama ulaşmada etkinlik gösteren gıdalar olarak da tanımlanmaktadır.

Günümüzde; hastalıkların tedavi maliyetlerinin ve iş günü kayıplarının artması, yaşam süresinin uzaması, toplumdaki yaşlı insan sayısının artması, insanların kaliteli bir yaşam sürme arzusu gibi nedenlerden ötürü tüketilen gıda maddelerinden beklentiler arttı. Bugün eğitim, bilinç ve gelir düzeyindeki iyileşmeyle birlikte insanların daha sağlıklı gıdalara olan talebi gittikçe artıyor. Bu noktada da geleceğin gıdaları olarak görülen “fonksiyonel gıdalar” kavramı günlük dilimize yerleşmeye başladı.

Düşük kalorili gıdalardan diyet lifi içeriği artırılmış gıdalara, glutensiz gıdalardan sporcu gıdalarına, bağışıklık sistemini güçlendiren gıdalardan yaşlanmayı geciktiren, fiziksel ve mental performansı artıran gıdalara kadar fonksiyonel gıdaların birçok çeşidini günümüzde market raflarında bulmak mümkün.

Fonksiyonel gıda ürünleri sektöründe en büyük payı, dünyada 350 çeşitten fazla ürüne sahip bağırsak sağlığı için gerekli olan gıdalar alıyor. Bu gıdalar içerisinde özellikle probiyotikler ve prebiyotikler ön planda.

Fonksiyonel gıda bileşenleri içerisinde yer alan probiyotikler, düzenli olarak ve yeterli miktarda tüketildiklerinde, bağırsak florasına yerleşerek, kullanan kişiye normal beslenmenin ötesinde çeşitli yararlar sağlayan mikroorganizmalar şeklinde tanımlanıyor.

Probiyotikler doğal olarak en çok; kefir, ayran, yoğurt ve peynir gibi fermente süt ürünlerinde bulunuyor. Prebiyotikler ise; enginar, kereviz, pırasa, kuşkonmaz, muz gibi birçok lifli gıdada mevcut.

Türkiye’de fonksiyonel gıda pazarı henüz gelişim aşamasında. Türkiye’nin pazardan aldığı payın yaklaşık 500 milyon $ düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Bugün Türkiye’deki birçok büyük firma, fonksiyonel özellikli gıdalar üretmekte ve piyasaya sunmakta. Dünya pazarı ile karşılaştırıldığında çok geride olsada, Türkiye’de de fonksiyonel gıda pazarı hızla gelişiyor. Kalorisi düşük ürünlerle başlayan sağlıklı beslenme eğilimi, piyasaya sürülen probiyotik yoğurt, prebiyotik süt, özellikle çocuklar için hazırlanmış kalsiyum açısından zengin bisküvi, meyveli yoğurt vs. ile hızla fonksiyonel gıdalara doğru eğilim gösteriyor. Dünyadaki gibi Türkiye’de de en hızlı büyüyen alan fonksiyonel süt ve yoğurt ürünleri. Bu ürünleri, margarinler, meyve suları ve nektarları, bisküvi/krakerler ve bitkisel çaylar gibi gıda grupları izliyor.

Fakat fonksiyonel besinlerdeki sağlık iddialarının, kesinlikle doğru olması ve tüketicilerce yanlış anlaşılmaması gerekiyor. Bunun için “fonksiyonel gıdalar” biliminin gelişmesi, bu yöndeki araştırmaların desteklenmesi, objektif bilimsel ölçütler üzerinde uluslararası görüş birliğine varılması, medyanın konu ile ilgili doğru bilgilendirilmesine yönelik çalışmalar yapılması ve toplumun bilinçlendirilmesi son derece önemli. Gıda sektöründe çok fazla şeyin abartıldığı ve suiistimallerin arttığı günümüzde, doğru bilgilendirme sektörün geleceği açısından hayati öneme sahip.

Fonksiyonel gıdaların mucizevi gıdalar gibi sunularak tüketicilerin aldatılmaması önemli. Her ne kadar bilimsel araştırmalar tükettiğimiz gıdaların yaşam kalitemizi etkilediğini gösterse de hiçbir gıdanın mucize yaratamayacağı, hastalıkların tedavisinde ilaç olarak kullanılamayacağı kesinlikle unutulmamalı.

Kendinize iyi davranın sağlıkla kalın.. 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
Diğer Yazıları

Makaleler

Hava Durumu


VAN