Hasankeyf ve Dicle Vadisi Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

En az 12 bin yıllık sürekliliği olan, doğa, kültür ve insanın bütünleştiği, dünyada eşi benzeri olmayan bir kültürel miras olan Hasankeyf ve onu barındıran Dicle Vadisi, ömrü ancak 30-40 yıl olabilecek Ilısu Baraj ve Hidroelektrik Santrali Projesi’ne feda edilmek isteniyor.

12-05-2016

Okunma: 1244


En az 12 bin yıllık sürekliliği olan, doğa, kültür ve insanın bütünleştiği, dünyada eşi benzeri olmayan bir kültürel miras olan Hasankeyf ve onu barındıran Dicle Vadisi, ömrü ancak 30-40 yıl olabilecek Ilısu Baraj ve Hidroelektrik Santrali Projesi’ne feda edilmek isteniyor. Ekolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan büyük kayıplar ve yıkım getireceği halde inşaatı devam eden Ilısu Baraj Projesi’ne karşı uzun yıllardır yürütülen mücadeleye yeniden ivme kazandırmak amacıyla 7 ve 8 Mayıs günlerinde bilim insanları, uzmanlar, ekoloji aktivistleri ve yerel halkı temsil eden 23 konuşmacının katılımıyla Batman’da ve Hasankeyf’te dört farklı oturumda 13 sunumun yapıldığı bir sempozyum düzenledik. Sempozyum süresince yapılan konuşma, sunum ve tartışmalar sonucunda hazırlanan bildiri metnini kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

·         Ilısu Baraj Projesi, 1954 yılından itibaren DSİ tarafından bölgede hiçbir sosyal ve ekolojik araştırma yapmadan, harita üzerinde planlanmıştır. ODTÜ inşaat mühendisliği bölümünün yaptığı son bilimsel çalışmalarda, Dicle Nehri’nin debisinin projenin planlandığı yıllarla örtüşmediği bu nedenle hedeflenen elektrik üretiminin gerçekleşmeyeceği ortaya konmuştur.

·         Geçmişten günümüze sürdürülen “Şark Islahat Planı” olarak belgelenmiş genel politikalar 90’lı yıllarda köy boşaltmalar, günümüzde ise kentlerde uygulanan zorla yerinden etme ve yıkımla devam ettirilmektedir. Ayrıca 2015 yazında yeniden başlayan çatışmalı süreç insanın yanı sıra doğa ve kültürel mirasa da zarar vermektedir. Kültürel mirası korumaya çalışan ve yaşamını insan hakları mücadelesine adayan Diyarbakır eski Baro başkanı Tahir Elçi örneğinde olduğu gibi toplumsal ve kültürel değerlerin hedef alındığı hatırlatılmıştır.

·         Dünyamızın bazı bölgelerinde kısmen yeni aşılan merkeziyetçi ve antidemokratik siyasal sistemlerin halen egemen olduğu ülkemizde yerel halkın görüşünü, sorunlarını ve ihtiyaçlarını dikkate almayan bir yaklaşım ve onun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Böylesi bir anlayışın ürünü olan Ilısu Baraj Projesi gibi antidemokratik ve yıkım getiren projelerle yanlış yola gidildiği tespiti yapılmıştır.

·         İnsan topluluklarının ilerlemesi açısından kültürel ve sosyal alanlardaki gelişmeler, fiziki gelişmelerden daha önemlidir. Bunun en iyi örneğinin Fırat Nehri’nin kenarında bulunan ve 2000 yılında Birecik Barajı ile kısmen su altında bırakılarak kimliği ve ruhu yok edilen Halfeti gerçeği olduğu vurgulanmıştır.

·         Hasankeyf’in Mart 2016’da Europa Nostra tarafından en çok tehlike altındaki 7 kültürel ortak mirastan biri olarak seçilmesi karar alıcıları yeniden düşünmeye davet etmektedir. Hasankeyf ve Dicle Vadisi bölge insanının kimliğinin çok önemli parçası olduğu kadar evrensel değer taşıyan bir doğal ve kültürel miras manzumesidir. Uzmanların yaptığı araştırmaların bu alanın UNESCO’nun 10 kriterinden 9’unu karşılayan dünya üzerindeki tek yer olduğunu ortaya koyması bu üstün değeri teyit etmektedir.

·         Doğal ve kültürel varlıkların korunması için mevcut yasa ve mevzuatlar yeterli olduğu halde uygulamada gereken zihinsel açıklığa sahip olamamaktan kaynaklanan sıkıntılar yaşanmaktadır. Tümü ile yok olma tehdidi altındaki Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin UNESCO’ Kültür miras listesine alınmasının önündeki engelin Kültür ve Turizm bakanlığı olduğu, bu nedenle 40. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nı  İstanbul’da yapacak olan UNESCO Dünya Miras Komitesinin mutlaka Hasankeyf’i gündemine alması gerektiği dile getirilmiştir.

·         Baraj projesinin ihale edilme yöntemi, kamulaştırma, kültürel mirasın taşınması v.b. işlemlerin tümünün  hukuka aykırı olduğu, bu hukuksuzluğun son bulması ve baraj yapımının derhal durdurulması için  Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi  dahil bütün ilgili mahkemelere   yeni başvurular yapılması gerektiği saptanmıştır.

·         Hasankeyf halkı kesinlikle Ilısu Barajı’nı istemediği ve bunu kırmak için son yıllarda Hasankeyf üzerinde sistematik biçimde oluşturulan psikolojik ve ekonomik baskının yarattığı travmanın, süreci yaşayan halkı mağdur edip yoksullaştırdığı belirtilmiştir.

·         Yeryüzünde yaşayan tüm canlılar aynı ekosistemin vazgeçilmez bileşenleridirler. Her bir canlının tıpkı insan toplulukları gibi savunulması gereken hakları vardır. Eğer Ilısu Baraj Projesi bitirilirse kültürel miras kadar doğal miras da ciddi ve büyük kayıp verecektir. Bölgede çok az sayıda bilimsel araştırma yapılmış olmasına rağmen, Dicle Nehri üzerinde uluslararası öneme sahip 5 ayrı Önemli Doğa Alanı bulunmaktadır. Dicle Nehri’nin Fırat ile Güney Irak’ta buluştuğu Mezopotamya Sazlıkları da başta kuş ve balık türleri olmak üzere Ortadoğu’nun en büyük sulak alandır. Ilısu baraj projesi bu alanları geri dönüşsüz olarak yok edecektir. Kendine özgü biyolojik çeşitliliğe ve ortadoğu açısından çok kritik bir ekosisteme sahip yukarı Dicle Vadisi’nin korunup gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamamız gerektiğinde uzlaşılmıştır.

·         Ilısu Baraj Projesi’nin durdurulup baştan sona yerel toplum ile aynı seviyede yürütülecek bir tartışma sürecinde gözden geçirilmesi gerekiyor. Öncelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın şimdiye kadar kapalı olan gözlerini ve kulaklarını bu mirası korumak için seslenenlere olumlu tepki vermek üzere açması talep edilmiştir.

Sadece Dicle Vadisi’nde yaşayanların değil tüm yeryüzünün ortak mirasını sular altında bırakmaya yönelik çalışmaların durdurulması, Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin günümüze ulaşan değerlerinin geleceğe aktarılması için tüm duyarlı bireylerin çaba göstermesi gerekiyor. Batman, bölge, Türkiye ve uluslararası düzeyde duyarlı ve ilgili kuruluşları Hasankeyf ve Dicle Vadisi için güçlü şekilde ve her şeyini ortaya koyarak harekete geçmeye çağırıyoruz. Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nde kültür, doğa ve toplumu Ilısu Baraj Projesi gibi çılgın ve yıkım getiren projelerden kurtarabiliriz. Hasankeyf ve Dicle Vadisi’nin kurtulup sosyal-ekonomik olarak gelişmesi, yaşanan acıların ve kolektif hakların kabul gördüğü kalıcı bir barışa bağlıdır. Bizler her türlü yıkıma karşı her alanda mücadele ederek bu değerleri sonuna kadar savunacağız. Kendisi ve ekosistemiyle barış ve uyum içinde bir toplumu elbirliğiyle inşa edeceğiz.

Etiketler : #Hasankeyf   #ve   #Dicle   #Vadisi   #Sempozyumu   #   #Sonuç   #Bildirgesi   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN