ÜLSER Mİ ?
DİLAN TUNÇ
Sindirim sisteminde mide salgısının erişebildiği yerlerde gerçekleşen akut veya kronik yaralardır. Peptik ülser (mide ülseri) yemek borusunun alt ucunda, mide de ve om iki parmak bağırsağında görülebilir. Akut ülserin bulguları nispeten şiddetli olup ani başlar ve kısa sürer. Kronik ülserin ise bulguları yavaş yavaş başlar ve kronik bir seyir gösterir.
En büyük neden "Helicobacter pylori" adlı bir mikroptur ve düzenli NSAİ ilaçlar (aspirin, antiromatizmal ilaçlar) alımıdır. Diğer muhtemel nedenler arasında genetik yatkınlık (irsiyet) , her türlü stresler, kortizon türü ilaçlar, alkol, sigara, kahve alışkanlığı , çevre kirliliği sayılabilir.
Toplumumuzda herhangi bir zamanda mevcut ülserli hasta (yeni geçiren veya geçirmiş) yüzdesi %2-6'dır. Duedenal (onikiparmak barsağı) ülseri, mide ülserine göre çok daha fazla görülür. Duedenal ülser 30-50 yaşları arasında daha sık olup, erkeklerde kadınlara göre 2-4 kat daha fazladır. Mide ülseri 60 yaşından sonra daha sık gözlenir ve kadınlarda daha çok görülür.
En sık rastlanan belirti karnın üst kısmında kemirme ve yanma şeklinde ağrı olmasıdır. Genellikle öğün aralarında meydana gelir. Gece hastayı uykudan uyandırabilir (daha çok duedenal ülserde). Yemek yemekle ve antiasit dediğimiz mide asidini nötürleyen çiğneme tableti ve pastillerle birkaç dakika ile birkaç saat arasında ağrı hafifler. Sonbahar ve ilkbaharda ağrıların sıklığı artar. Ülserli hastalarda daha az sıklıkla meydana gelen belirtiler bulantı, kusma (özellikle ağrı varken oluşur, kusunca ağrının azalması veya kesilmesi çok tipiktir) , iştahsızlık ve kilo kaybıdır.
BESLENMENİN ÜLSER OLUŞUMUNDA ROLÜ
Protein ve niasin yetersizliğinde asit salgılayan hücreler aşırı çalışır.
Protein yetersizliğinde hücre yapımı ve onarımı engellendiği için sindirim sistemi mukozalarında bozukluklar oluşur.
A, B grubu vitaminlerinin yetersizliğinde de mukozada atrofiler (salgı bezlerinde kayıp) oluşur.
E vitamini antioksidan özelliği nedeniyle hücre zarının bozulmasını önleyerek koruyucu etki yapar.
Ülserde bazı önlemler almak gerekir : Kişi ruhsal olarak dinlenmeli, alkol ve sigara kesinlikle kullanılmamalı, asidi baskılayıp ağrıyı azaltacak ilaçlar kullanılmalıdır ve kesinlikle diyet tedavisi uygulanmalıdır.
Diyet tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktalar:
Azar azar, sık öğünlerle midenin boş kalmaması sağlanır.
Fazla sıcak-soğuk besinler verilmez.
Yemekler yavaş yenilip iyi çiğnenir.
Karbonhidrat ve protein yeterli düzeyde yer alınmalıdır.
Bitkisel sıvı yağlar olarak kullanılmalıdır.
Yeterli posa (20-25 g/gün) alınmalıdır.
Çinko yara iyileşmesi için önemlidir, takviye yapılabilir. (12-15 mg/gün)
Antioksidan vitaminler için sebze-meyve tüketilmelidir.
Çay-kahve, kakao, boza, alkol, meşrubat tüketimi sınırlanmalıdır.
Kızartmalar tüketilmemelidir.
Şeker ve şekerli besinler bazı hastalarda pirozise (yemeklerle ilişkili olarak ortaya çıkan göğüs kemiği arkasındaki yanma hissi) neden olabilir, azaltılmalıdır.
Et suyu, acı baharat, sirke, ketçap, hardal, çemen, sarımsak, limon tuzu, kurutulmuş meyveler gibi mideyi tahriş edici-uyarıcı besinler tüketilmemelidir.
Ülser – Süt İlişkisi: Sütteki Magnezyum ve Fosfor iyonları mide asidini baskılar. Kalsiyum iyonları ise mide salgısını arttırır. Ayrıca hayvansal kaynaklı yağ içermesi ve bazı bireylerde karın ağrısı, gaz ve ishale yol açabildiğinden olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Bu nedenle ülserli bireylere süt tek başına verilmemeli, günde normal miktarlarda (günde 1-2 su bardağı) verilmelidir.
Ülser – Tuz İlişkisi: Diyetin içerdiği tuz miktarı artınca gastrik ülserde artmaktadır. Çünkü tuz mide mukozasını olumsuz etkiler. Bu nedenle diyetin tuz içeriği normal oranlarda olmalıdır.
Ülser – Posa İlişkisi: Suda eriyen posa denilen sebze, meyve ve yulaf kepeğinde bulunan posa türünün olumlu etkileri vardır. Posa özellikle duedonal ülserin tekrarlanmasını önlemektedir. (20-30g / gün)
Ülser – Baharat İlişkisi: Acı, baharatlar ve hardal mide mukozasını olumsuz etkiler. Mide asit salgılarını arttırır ve midede daha fazla harabiyete neden olur.
Kendinize iyi davranın, sağlıkla kalın...
- 15-04-2018 SINAV DÖNEMİ BESLENME
- 09-04-2018 YÜKSELMEYE DEVAM EDEN BİR TREND : FONKSİYONEL GIDALAR
- 02-04-2018 Bağırsak, Beyin ve Koca Yağlı Göbek!
- 26-03-2018 ÇÖLYAK VE BESLENME
- 19-03-2018 YÜKSEK FRUKTOZLU MISIR ŞURUBU
- 11-03-2018 OBEZİTE TEDAVİSİNDE DOĞAL ÜRÜNLER
- 05-03-2018 SPOR VE BESLENME
- 26-02-2018 ÜLSER Mİ ?
- 12-02-2018 POLİKİSTİK OVER SENDROMU (PKOS) VE BESLENME ÖNERİLERİ
- 05-02-2018 CİLT SAĞLIĞI VE BESLENME
- 29-01-2018 ANTİ – STRES MİNERALİ ‘MAGNEZYUM’
- 22-01-2018 PREMATÜRE BEBEKLER
- 15-01-2018 DİYARE
- 08-01-2018 KANSER VE BESLENME
- 02-01-2018 YÜKSEK TANSİYON
- 24-12-2017 YA DİYET YA DİYABET
- 17-12-2017 TABAĞIMIZDAKİ RENKLER
- 11-12-2017 KİM ŞİŞMAN?
- 03-12-2017 BURDA NELER OLUYOR?
Makaleler
Hava Durumu