Cilt sağlığını parmak izine benzetebiliriz. Çünkü vücudun içinden gelen sorunları özellikle de beslenme ile ilgili problemleri yansıtmada cildimiz büyük işlev gösterir.

Cildimiz veya derimiz vücudumuzun dışını ve içini sararak çevre ile aramızdaki bariyeri oluşturur. Böylece bizi çeşitli mekanik etkilerden, zararlı maddelerden ve radyasyon riskinden korur. Bunun yanında vücut ısımızı düzenleyerek su kaybını da kontrol eder. Gün içinde deri yoluyla yaklaşık 350 ml suyu fark etmeden kaybederiz. Nereye gidiyor bu 350 ml derseniz: 100 ml ‘i deri solunumu ile kaybedilirken geri kalan 250 ml ise aktiviteye göre ter olarak kaybedilir.

Cildimiz yapısındaki sinir uçları yardımıyla acı, ağrı, sıcak ve soğuğa karşı duyarlı olmamızı sağlar. Derimizle dokunur ve hissederiz. Korku, heyecan, endişe ve reflekslere karşı tepki veririz. Yine derimiz sayesinde D vitamini ve kolesterol sentezi yaparız.

Sağlıklı bir cildin görünümü; yüzeysel yapısı düzgün, rengi normal, hafif nemli, esnek ve kendine özgü kokuludur. Bu doğal yapıyı; yetersiz ve dengesiz beslenme, UV ışınları, serbest radikaller, zehirli bazı maddeler ve mekanik etkiler bozar. Cilt sağlığında genetik yatkınlık, hormonal denge, bağışıklık sistemi işlevleri, alerjik durumlar ve stres önemi yer tutar.

Cilt sağlığı ile doğrudan ilgili bazı besinler vardır. Bunlar:

Protein: Yetersiz protein alımında; kuru, çatlak, elastikiyetini kaybetmiş deri oluşur. Özellikle 1-4 yaş arası beslenme bozukluğu olan çocuklarda büyüme ve gelişme geriliğinin yanı sıra cilt sağlığı da bozulmuştur. Kuru ve düşük pigmentasyonlu cilt ortaya çıkmıştır. Bu gibi durumlarda hayvansal ve bitkisel kaynaklı yeterli miktarda protein alımı önerilir.

Yağlar: Cildimizin güzelliği yağ alımıyla doğrudan ilgilidir. Uzun süreli az yağ alımı durumlarında deride egzama görülebilir. Özellikle de bebek egzamalarında belli yağ asitlerinin düşük seviyede olduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenle tedavilerde hem diyetle hem de yüzeysel olarak bu yağları içeren maddeler önerilmektedir.

A Vitamini ve Karotonoidler: Cilt sağlığının devamında önemlidir. Yetersiz alımında deride lezyon oluşumu, kuruluk, çatlaklık dolayısıyla kanamalara ve saç dökülmelerine neden olmaktadır. Aynı zamanda düzensiz yağ alınması lenfatik ve bağ dokuda bozukluklara sebep olur ve portakal kabuğu görünümünde selülitler oluşur. A vitamini ve Karotonoidlerin de bu yapıyı düzelttiğine dair birçok çalışma bulunmaktadır.

D Vitamini: Özellikle sedef hastalığının tedavisinde kullanılır. Deride ki keratinazasyonun düzenli olmasını sağlar ve bağışıklık sisteminin işlemesinde önemlidir.

K Vitamini: Yağda çözünen bu vitaminin işlevi kanın pıhtılaşmasını sağlamaktır. Dış etkilerle ortaya çıkan cilt yaralanmalarında kanamanın durmasını sağladığı gibi yaranın iyileşmesini de hızlandırmaktadır. Dışardan kullanımla da göz altı leke ve siyah halkalarını azalttığı, lazer ameliyatlarından sonra ortaya çıkan eziklikleri düzelttiği rapor edilmiştir.

E Vitamini: Antioksidan özelliğinden dolayı bütün epitel dokuyu korur. Ciltte oluşan ve ileri yaşlarda daha sıklıkla görülen ‘lipofusion’ adı verilen lekelere karşı kullanılmaktadır. Cilt kanserinde de hem ağızdan hem de yüzeysel alımının etkili olduğunu savunan bazı görüşler de vardır.

C Vitamini: Kanamaları, çarpma ve vurmalardan ileri gelen yaralarını önlemekte, cilt yüzeyinin düzgünlüğünü sağlamaktadır. Aynı zamanda varis oluşumunun önlenmesinde ve tedavisinde etkilidir. Cilt renginin doğal ve normal olmasını sağlar.

B Grubu Vitaminler: B1 vitamini dediğimiz tiamin eksikliğinde beri beri hastalığı, ciltte kuruluk ve cansız görünüm olmaktadır.

Riboflavin eksikliğinde ağız kenarlarında yaralar ve dilde renk değişikliği gözlenir.

Niasin yetersizliğinde pellegra görülmekte ve sadece deri değil sindirim sistemi de etkilenmektedir. Ayrıca vücudun güneş gören kısımlarında deri renk değiştirir, deride çatlaklık ve egzema görülür.

Biotin cilt, tırnak ve saç hücrelerinde bulunur. Yetersizliğinde dermatit, deride kızarıklık ile kendini gösteren eriteme neden olur.

BahsettiğimiZ besin öğeleri dengeli ve düzenli bir beslenme ile sağlıklı bir kişi tarafından yeterli düzeyde alınıyordur. Bu yüzden her zaman söylediğimiz bir şeyi yenilemekte fayda var: BESLENME SADECE KARIN DOYURMAK DEĞİLİDİR!

Kendinize iyi davranın, sağlıkla kalın...